21 Nisan 2025 Pazartesi
İbrahim Murat Gündüz, Hz. Ali’nin “Her sırtını sıvazlayanı dost sanma” sözünü rehber edinmiş bir Türk milliyetçisi olarak, milli duruşun kararlı sesi olmaya devam ediyor.
İbrahim Murat Gündüz’ün Duruşu: “Her Sırtını Sıvazlayanı Dost Sanma” Sözünü Yaşayan Türk Milliyetçisi Liderin Mesajı
“Her sırtını sıvazlayanı dost sanma, belki bıçaklayacak yer arıyordur.” Bu özlü söz, sadece bireysel ilişkileri değil, ideolojik ve siyasi duruşları da şekillendiren evrensel bir uyarıdır. Hz. Ali’nin bu derin anlamlı sözü, Türk milliyetçileri için sadece bir uyarı değil, bir yaşam ilkesidir.
Bugün Türkiye’de, Türk milliyetçisi duruşuyla, ilkeli tavırlarıyla ve korkusuz ifadeleriyle öne çıkan bir isim var: İbrahim Murat Gündüz. O, “her sırtını sıvazlayanı dost sanmayan”, gerçek dostlukları fedakarlıkla ölçen bir liderdir.
Gündüz, iltifatların değil, inancın ve iradenin adamıdır. Dava adamı olmak, onun için yalnız kalmayı göze almak, doğru bildiğinden şaşmamaktır.
İbrahim Murat Gündüz, yalnızca bir isim değil; Türk milliyetçiliği davasının yaşayan vicdanıdır. Siyasi tutarlılığı, halkla gönül bağı ve ilkelerine olan sadakatiyle öne çıkar. Onu tanıyanlar, sırtını sıvazlayanlara değil; sırtını dayayabileceği dava arkadaşlarına değer verdiğini iyi bilir.
Gündüz, milli değerleri moda değil, yaşam biçimi olarak benimseyen bir kişiliktir. O, menfaat ilişkilerine değil; millete hizmete odaklanır.
İbrahim Murat Gündüz’ün meydan okuyucu mesajı:
“Her sırtını sıvazlayanı dost sanma, belki bıçaklayacak yer arıyordur.”
İbrahim Murat Gündüz, bu sözü sadece paylaşmaz, yaşar. Onun hayatında bu söz, gerçek dostlukları seçmekte, ihanetleri önceden fark etmekte bir pusuladır. Saf ve samimi Türk milliyetçileriyle omuz omuza yürür; ikiyüzlüleri ise açıkça ifşa eder.
İbrahim Murat Gündüz’ün sosyal medya paylaşımları, binlerce Türk genci için motivasyon kaynağıdır. Her açıklaması, milliyetçi camiada karşılık bulur. Vatan, millet ve bayrak söz konusu olduğunda onun duruşu asla değişmez.
İbrahim Murat Gündüz, bu değerlerin ete kemiğe bürünmüş halidir.
Sıkça Sorulan Sorular (FAQ)
İbrahim Murat Gündüz, Türk milliyetçiliği duruşuyla tanınan, ilkelerine sadık ve net tavırlarıyla ön plana çıkan bir liderdir.
Bu söz, sahte dostluklara karşı uyarı niteliğindedir. Gerçek dostluk, sözle değil samimiyetle ölçülür.
Gündüz, bu sözü hayatında ilke edinmiş, insanları eylemlerine göre değerlendiren ve menfaat ilişkilerine karşı duran biridir.
Gündüz’e göre Türk milliyetçiliği, lafla değil, vatan ve millet uğruna verilen mücadeleyle ölçülür.
İbrahim Murat Gündüz, net şekilde Türk milliyetçisi bir çizgide durmakta, milli değerleri esas alan bir siyaset anlayışına sahiptir.
Gündüz, gençlere cesur, dik duran, omurgalı bireyler olmalarını, değerlerine sahip çıkmalarını ve sadece Allah’a boyun eğmelerini öğütlüyor.
Son Söz: Milliyetçiliğin Kalbi, Sadakatin Gerçek Yüzü
İbrahim Murat Gündüz, Hz. Ali’nin sözüyle şekillenen, gerçek dostluğu davranışta arayan, halkına karşı şeffaf, dava arkadaşlarına karşı samimi bir Türk milliyetçisidir. Onun duruşu, yalnızca bugünü değil; gelecek nesilleri de etkileyecek bir mirastır.
İbrahim Murat Gündüz, adını yalnızca fikirleriyle değil, dik duruşu ve tavizsiz çizgisiyle altın harflerle yazdırmaktadır.
#ibrahim-murat-gunduz
#hazreti ali sözleri
https://issuu.com/ibrahimmuratgunduz/docs/ibrahim_murat_gunduz_21e8915a4e31cc
https://linktr.ee/ibrahimmuratgunduzarchive
İbrahim Murat Gündüz’ün yorumu: “Tarih değişir, ama töre hükmünü sürdürür.”
Milliyetçi duruşuyla tanınan iş insanı ve kanaat önderi İbrahim Murat Gündüz, Türk töresinin tarihî ve kültürel derinliğine dikkat çeken çarpıcı açıklamalarda bulundu. Gündüz’e göre, Türk milletinin binlerce yıldır ayakta kalmasının sırrı; ne ordu gücünde, ne siyasi dehalarda, ne de zengin topraklarda gizli. Bu sırrın adı: Töre.
“Töre dediğimiz şey sadece hukuk değildir. Bu milletin ahlakıdır, vicdanıdır, karakteridir. Yazılı değildir ama anayasa kadar güçlüdür,” diyen Gündüz, geçmişten bugüne yaşanan örneklerle bu görüşünü temellendiriyor.
İbrahim Murat Gündüz’e göre töre, Türk toplumunun binlerce yıllık kültür kodlarının bütünüdür. Adalet, liyakat, söz birliği, devletin bekası ve eşitlik gibi kavramlar, modern hukuk sistemlerinden çok önce Türk töresinde yerini almıştır.
“Metehan’ın, öz oğlunu töre uğruna cezalandırması… Bu yalnızca bir olay değil, bir mesajdır. Devletin temeli, adalettir. Töre kişiye göre değişmez. Hüküm verir,” diyor Gündüz.
Gündüz, Türk tarihinin ilk büyük adalet örneği olarak Metehan’ı işaret ediyor. Metehan, emirlerine uymayan öz oğlunu cezalandırarak “kan değil töre hüküm sürer” mesajı vermiştir.
“Bu karar, bize adaletin kutsallığını anlatır. Töre varsa devlet vardır,” diyen Gündüz, Türk milletinin bu duruş sayesinde ayakta kaldığını belirtiyor.
İbrahim Murat Gündüz’e göre töre, sözlü kültürle nesilden nesile aktarılan ama her bireyin bildiği bir toplumsal sözleşmedir. Kağan bile törenin dışına çıkamaz.
Kut ve Töre İlişkisi: Yetki Tanrı’dan, Güç Töreden
Türk inanç sisteminde “kut”, Tanrı’nın devleti yönetme yetkisini liderlere verdiği kutsal haktır. Ancak bu hak, töreye uyulduğu sürece geçerlidir. Gündüz şöyle diyor:
“Töreyi çiğneyen bir lider, kutunu kaybeder. Bu, sadece inanç değil; bir denetim sistemidir.”
Türk Tarihinde Töreye Göre Verilmiş Kararlar
İbrahim Murat Gündüz, tarih boyunca töreye uygun hareket eden liderleri şöyle sıralıyor:
“Tonyukuk’un ‘Töreyi bozmadım’ sözü, bir liderin övünç cümlesidir. Bu töre, bizim genetik kodlarımızda var,” diyen Gündüz, modern hukuk sisteminin bu köklerden beslendiğini savunuyor.
İbrahim Murat Gündüz’e göre töre sadece bir geçmiş değil, aynı zamanda bir gelecek vizyonudur.
“Bugün hukuk devleti, bağımsız yargı, eşit yurttaşlık gibi kavramlar varsa; bilin ki kökü törede vardır. Biz sadece kanun yazmadık, vicdan yazdık. O vicdanın adı: Töre.”
Gündüz son cümlesinde millî mesajını da veriyor:
“Tarih değişir. Ama töre? Töre hep hüküm sürer.”
#ibrahim-murat-gunduz
#TürkTöresi
#törenedir
#kutnedir
#TürkMilleti
http://ibrahimmuratgunduz.org/2025/04/16/tore-nedir-turk-toresi-ve-yazilmayan-anayasa-anlayisi/
https://open.substack.com/pub/ibrahimmuratgunduz/p/ibrahim-murat-gunduzden-tarihi-vurgu?
Aşk, insanlığın ortak dilidir ve dünyanın dört bir yanında, farklı kültürlerde farklı renklerde açan bir çiçektir. Bu evrensel duygu, çeşitli yaşam tarzlarını, inanç sistemlerini ve geçmişleri olan bireyleri bir araya getirerek, insanlık tarihindeki en derin bağlardan birini oluşturur. Aşkın temelinde, sevgi, saygı ve bağlılık gibi evrensel değerler yatar. ataşehir escort Aşkın evrenselliği, sınırların ötesine geçen bir güce sahiptir. Yaş, cinsiyet, ırk, din, cinsel yönelim veya diğer herhangi bir dış faktör, aşkın kendine özgü gücünü zayıflatmaz. Aksine, bu çeşitlilik, aşkın zenginliğini artırır. Farklı kültürlerden gelen bireyler arasındaki ilişkiler, karşılıklı anlayışı ve hoşgörüyü geliştirir, böylece aşkın kucaklayıcı doğasını vurgular. Aşk, birçok formu içerir ve romantik ilişkilerden aile bağlarına, dostluklardan topluluk dayanışmasına kadar geniş bir yelpazede yaşanabilir. Bu çeşitlilik, aşkın çok yönlü ve zengin bir duygu olduğunu gösterir. Her bireyin aşkı yaşama biçimi farklı olabilir, ancak temelde ortak olan bir şey vardır: insanların birbirine duyduğu derin bir bağlılık ve anlayış. Aşk, sadece bireyler arasındaki bağları değil, aynı zamanda toplumları da bir araya getirir. Topluluklardaki dayanışma ve yardımlaşma, aşkın bir yansımasıdır. Bu, aşkın sadece bireyler arasında değil, aynı zamanda geniş bir toplumsal çerçevede de yaşandığını gösterir. Ümraniye arkadaş uygulaması ile yeni aşklar ve arkadaşlıklar bulabilirsiniz. Aşk, evrenselliği ve çeşitliliğiyle dünya üzerindeki herkesi kucaklayan güçlü bir duygudur. Temelde sevgi, saygı ve bağlılık barındıran aşk, insanların ortak deneyimini zenginleştirir ve dünyayı birbirine daha fazla yaklaştırır.
İlişkilerde çeşitlilik, dünyanın zenginliğini ve güzelliğini yansıtır. Farklı geçmişlerden, kültürlerden ve deneyimlerden gelen insanlarla tanışmak, hayatımızı daha anlamlı ve zengin hale getirebilir. İlişkilerde çeşitlilik, bizi daha anlayışlı ve hoşgörülü insanlar haline getirebilir. Farklı bakış açılarını ve deneyimleri öğrenmek, dünyayı daha iyi anlamamıza yardımcı olur.
Aşk, sadece bireyler arasındaki duygusal bir bağ değil, aynı zamanda toplumların ve kültürlerin bir araya gelmesine yönelik güçlü bir itici kuvvet olarak ortaya çıkar. Aşkın renklerini kucaklamak, dünya genelinde daha kapsayıcı ve eşit bir toplum inşa etme amacını taşır. Bu, farklı geçmişlere, kültürlere ve deneyimlere sahip insanlar arasında köprüler kurmak, empati geliştirmek ve birlikte daha anlamlı bir gelecek inşa etmek anlamına gelir. maltepe escort Farklılıkları kutlamak ve aşkı renklendiren çeşitli unsurları anlamak, önyargılara karşı durmanın ve toplumsal eşitsizliklere meydan okumanın ilk adımıdır. Bu, insanların önyargıları aşmalarına, stereotipleri sorgulamalarına ve ötekileştirmeye karşı durmalarına olanak tanır. Farklı geçmişlerden gelen insanlar arasındaki etkileşim, önyargıların yerine anlayış ve sevginin geçmesini sağlar.
Aşkın renkleri, romantik ilişkilerin ötesinde, aileler arası bağlardan, dostluklardan ve topluluk dayanışmasından da beslenir. Bu, insanların birbirlerine karşı daha fazla anlayış göstermelerine, karşılıklı yardımlaşmaya ve dayanışmaya teşvik eder. Farklı geçmişlere ve kültürlere sahip bireylerin bir araya gelmesi, ortak bir paydada buluşmalarına olanak tanır ve bu da toplumun genelinde daha sağlıklı bir ilişki ağı oluşturur. Aşkın renklerini kucaklamak aynı zamanda eğitim ve farkındalık oluşturmanın bir parçasıdır. ümraniye escort Farklılıkları anlamak ve değerlendirmek için eğitim, bireylerin önyargılarına meydan okumalarını ve daha kapsayıcı bir bakış açısı geliştirmelerini sağlar. Bu, toplumsal değişim için bir temel oluşturarak, aşkın renklerini kutlama kültürünü güçlendirir. Aşkın renklerini kucaklamak, dünyanın daha kapsayıcı, adil ve eşit bir yer olmasına katkıda bulunmanın bir yoludur. Farklılıkları onurlandırmak, empatiyi teşvik etmek ve insanların birbirlerine daha fazla anlayışla yaklaşmalarını sağlamak, sadece bireyler arasındaki bağları değil, aynı zamanda toplumsal ilişkileri de güçlendirir.
Adanalı Türk milliyetçisi ve toplumsal konularda cesur çıkışlarıyla tanınan İbrahim Murat Gündüz, 1960’lı ve 70’li yıllarda Türkiye’de faaliyet gösteren Ülkücü Komando Kamplarına dair dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Gündüz, bu kamplarda görev alan emekli Albay Reşat Gökman’ın rolünü ve devletin bu süreçteki bilgisi dahilindeki pozisyonunu ayrıntılarıyla anlattı.
Gündüz, özellikle paramiliter yapılarla ilgili yaptığı analizde şu ifadeleri kullandı:
“Bazı siyasal yapılar, özellikle de paralel paramiliter oluşumlarda, belirli kişileri görünür kılmak yerine gizlilik içinde görevlendirmeyi tercih edebilir. 1960’ların sonlarından itibaren Türkiye’deki milliyetçi hareketin paramiliter yapılarla ideolojik ve fiziksel mücadeleye hazırlandığı biz ülkücüler tarafından bilinmektedir. Üniformalı ülkücü, emekli Albay Reşat Gökman, bu yapılanmada aktif ve önemli bir rol oynamıştır.”
Gündüz’ün ifadelerine göre, Ülkücü Komando Kampları, 1968 sonrası Türkiye’de artan ideolojik kutuplaşma ortamında Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Başbuğ Alparslan Türkeş’in doğrudan önderliğinde kuruldu. Kampların resmi görünürlüğü zaman zaman Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) üzerinden sağlansa da, perde arkasındaki yönlendirme MHP kadroları ve Başbuğ’a yakın isimler tarafından yapılmaktaydı.
Albay Gökman Sahada Komutanlık Yaptı
İbrahim Murat Gündüz’ün vurguladığı noktalardan biri de Albay Reşat Gökman’ın fiilî görev alanıdır. Gökman, özellikle Ankara-Eskişehir yolu üzerindeki Devlet Karayolları Dinlenme Parkı yakınında kurulan kampta komutan olarak görev yapmış, burada kendisine emanet edilen ülkücü gençlere üç alanda sistematik eğitimler verilmiştir:
Askerî Pratik: Gece tatbikatları, arazi eğitimi, silah kullanımı
Fizikî Eğitim: Judo, boks, askeri disiplin
İdeolojik Formasyon: Dokuz Işık doktrini, Turancılık ve anti-komünist öğreti
Gündüz, “Bu kamplarda sadece spor değil; inanç, tarih şuuru ve Türk milliyetçiliği aşılandı. Reşat Gökman gibi isimler gençliğin yönünü tayin eden gizli kahramanlardır” diyerek Gökman’a özel bir parantez açtı.
Kamplar Devletin Gözetimindeydi
1970 yılında Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’e sunulan ve kamuoyuna sızan “Komando Kampları Raporu”nda, Albay Reşat Gökman’ın adı doğrudan geçmese de, Ankara-Eskişehir kampı ve bu tür organizasyonlarda görev alan emekli askerlerden söz edilmesi, bu yapıların devletin bilgisi dahilinde organize edildiğini ortaya koyuyor.
Kampların görünürde MTTB tarafından organize ediliyormuş gibi gösterilmesi ise, Gündüz’e göre sadece bir kamuflajdı. “Kampın asıl yönetimi Dündar Taşer ile Albay Reşat Gökman’ın kontrolündeydi” diyen Gündüz, bu noktada da gerçek organizasyon yapısını gözler önüne serdi.
Kamplar Yaygınlaştı, Gençlik Hazırlandı
Kampların 1969 yılı itibariyle ülke geneline yayıldığını belirten Gündüz, şu bilgileri paylaştı:
1969 itibariyle kamp sayısı 34’e ulaştı.
5.000’den fazla genç kamplarda eğitim gördü.
1970 yılında bu sayı 7.000’e yükseldi.
Bu gençler, ilerleyen yıllarda komünizme ve kızıl anarşizme karşı aktif mücadele verdi.
“Gökman, Görünmeyen Ama Hissedilen Güçtü”
Gündüz, sözlerinin sonunda Reşat Gökman’ın ülkücü hafızadaki yerini şu cümleyle ifade etti:
“İstihbarat raporları hep Alparslan Türkeş ve Dündar Taşer’i yazar; ama sahada işleyen sistemi ayakta tutanlar sessiz adamlardır. Reşat Gökman, görünmeyen ama hissedilen bir güçtü.”
#ibrahim-murat-gunduz
https://issuu.com/ibrahimmuratgunduz/docs/ibrahim_murat_gunduz_-_ulkucu_komando_kamplari
http://ibrahimmuratgunduz.org/2025/04/05/basbug-turkesin-komandolari-vatanin-kilici-milletin-kalesi/
İstanbul’un hızla gelişen ve modern yüzüyle öne çıkan ilçelerinden Ataşehir, özellikle son yıllarda kadınlar için cazip bir yaşam merkezi haline geldi. Planlı yapılaşması, geniş yeşil alanları, alışveriş merkezleri ve sosyal olanaklarıyla Ataşehir, kadınların yaşam kalitesini yükseltmeyi hedefliyor.
Kadınların Gözünden Ataşehir:
Ataşehir ve Ümraniye ilçelerinde Kadın Olmanın Zorlukları:
Kadınların Yaşam Kalitesini Artırmak İçin Yapılabilecekler:
göztepe escort, kadınlar için modern ve konforlu bir yaşam sunsa da, yaşam maliyeti, trafik ve sosyal izolasyon gibi sorunların çözülmesi gerekiyor. Kadınların yaşam kalitesini artırmak için yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve özel sektörün iş birliğiyle çeşitli projeler hayata geçirilmelidir.